Dayanışma Evi – Röportaj

Kuşkusuz Buffer Fringe Performans Sanatları Festivali her yıl merakla beklenen sanatsal etkinliklerden biri. Özellikle iki toplumdan genç sanatçıları ve sanatseverleri kaynaştırmak adına çok önemli bir misyon üstlenen festival bu yıl 10-12 Kasım tarihleri arasında gerçekleşiyor. Geçmiş yıllardan farklı olarak beş farklı ülkeden sanatçının da yer alacağı festivalde bizi bekleyen daha başka sürprizler de var.  Dayanışma Evi Müdürü Marina Neophytou ve İletişim Sorumlusu Hayriye Rüzgar ile festivale ilişkin tüm detayları konuştuk.

“Buffer Fringe Performans Sanatları Festivali başlıyor”

Öncelikle Buffer Fringe Performans Sanatları Festivali’nin hangi hedeflerle gerçeğe dönüştürüldüğünü Dayanışma Evi Müdürü Marina Neophytou’dan dinliyoruz.

“Dürüst olmak gerekirse sanat insanları bir araya getirmek anlamında çok güçlü bir mecra. Bu festivalle sanatçılara kendilerini özgürce ifade etme imkanı sağlarken hiçbir dil sıkıntısı yaşamadan iletişim sağlamalarına da olanak yaratıyor. Geçen zamanlar içinde gördük ki bu festival toplumun kaynaşması bakımından bize pek çok olanak sağlıyor. Bunun yanında tiyatro, dans, müzik ve sanatla ilgili farklı alanlarda iki toplumun ortak ilgi alanları olduğunu da ortaya çıkardık. Bu festival performans sanatlarını içermesi yanında gençler için alternatif sanatı da beraberinde getiriyor. Bu yıl da geçtiğimiz yıllara benzer sanatsal aktiviteleri toplumların beğenisine sunacağız. Bu yıl ilk iki yıldan farklı olarak,  iki gün sürecek olan festivalimizi ara bölgenin dışına da taşımaya karar verdik. Böylece insanlar Lefkoşa’nın her iki yanında, farklı mekanlarda sanatsal performansları izleme şansına sahip olacaklar.”

 

“Dünyanın farklı ülkelerinden sanatçılar da bu yıl festivalde sahne alacak”

Gerçekleştirilecek sanatsal performanslar hakkında bilgi veren Marina festivalin bu yıl sadece ara bölgenin dışına taşınmadığını, uluslararası boyut kazandığını da müjdeliyor.

“İki yıldır gerçekleştirilen festivallerde ışık enstalasyonları, deneysel ve alternatif tiyatro gösterileri ve dans showları yer alırken, bu yıl önemli bir adım daha attığımızı sizlerle paylaşmak istiyorum. Önceki yıllarda farklı olarak, bu yıl, festivali sadece ara bölgenin dışına taşımakla kalmadık uluslararası statüye de getirdik. Kıbrıslı sanatçılar yanında dünyanın farklı ülkelerinden sanatçılar da bu yıl festivalimizde sahne alacak. Her yıl olduğu gibi bu yıl da oluşturulan dokuz kişilik komite performans sergileyecek sanatçılarımızı gelen başvurular arasından özenle seçti. Komite de hem Dayanışma Evi’nden hem de her iki toplumda sanatla uğraşan kişiler görev aldı. Bu yıl on performansın sergileneceği festivalde beş grup Kıbrıslı sanatçılardan oluşurken, diğer beş performans da yabancı sanatçılar tarafından sahnelenecek.”

Geçtiğimiz yıllardan farklı olarak bu yılki festivalin uluslararası boyuta taşınma gerekçelerini de merak ediyorum.

“Bunun iki temel nedeni var. Hem izleyicilerin festivale olan ilgisini artırmak hem de Kıbrıslı sanatçılarımızın dünyanın farklı ülkelerinden gelen sanatçılarla kaynaşmasını, onların performanslarını gözlemlemelerini sağlamak. Daha önce de belirttiğim gibi programında deneysel sanatları da barındıran bu festival ile sanatçılarımız dünyanın başka ülkelerindeki sanatçıların deneysel sanatlar konusunda nasıl bir yol izlediklerini de gözlemleyecekler. Bunun yanında dünya çapında bu alanda festivallere katılan sanatçıları adaya getirerek, festivalimizi de  çok daha görünür kılmış olacağız.”

 

Dayanışma Evi İletişim Sorumlusu Hayriye Rüzgar da festivalin içeriğine ilişkin bilgi veriyor. Lefkoşa’da seçilen simge mekanların nereler olduğunu anlatıyor.

“Çoğunlukla genç sanatçıların yer aldığı bu yılki festival sekiz farklı performans sanatları alanını içeriyor. Maske performansı, bina kurulumları ve yansıtmalarla görsel sunumların da yer bulacağı bu yılki festivalin oldukça ilgi görmesini bekliyoruz. Müzikte ise deneysel bir şarkı söyleme stilini içeren bir çalışmayı da izleme şansına sahip olacağız. Kuzey’de mekan olarak Bedesten ve Bandabulya kullanılacak. Şehrin kuzeyinin simge iki yapısı olan bu binalara güneyden de Kasteliotissa Kültür Merkezi ve Antonakis Müzik Okulu kullanılacak. Kırk dakikayı geçmeyen performanslarda izleyiciler gittikleri bir mekanda birden fazla performansı izleme şansına sahip olacaklar.”

Festivalin farklı mekanlarda gerçekleştirilecek olmasının gerekçelerini de bizlerle paylaşan Hayriye bu adımın sanatseverlerin yakınlaşmasına da hizmet edeceği kanısında.

“Festivali sadece ara bölgede yaptığımızda izleyiciler de sanatçılar da hep aynı mekanı kullanmak zorunda kalıyordu. Bu yıl adamıza gelecek yabancı sanatçıların Lefkoşa’nın her iki bölgesini de görmelerini istediğimiz için ve Kıbrıslı sanatçıların da şehrin farklı noktalarını görmelerine, oralarda performans sergilemelerine olanak yaratmak için bu kararı aldık. Bunun yanında toplumların gündelik hayatlarını geçtiği mekanlarda karşılıklı olarak yer almalarını sağlamayı da hedefledik. Tabii seyircilerin de sürekli ara bölgede olmalarını ve sanki iki toplumun bir arada olabilecekleri tek alanın bu bölgeyle sınırlı olduğu düşüncesini de yıkmak istedik.”

Buffer Fringe Performans Sanatları Festivali’ne katılmak üzere yabancı ülkelerden gelecek sanatçılar hakkında konuştuğumuz sırada 9 Kasım Çarşamba gecesi halka açık olarak gerçekleşecek açılış resepsiyonda da özel bir konserin bizleri beklediğini öğreniyoruz.

“İspanya, Almanya, İsrail, Fransa ve Polonya’dan festivale katılacak sanatçılar yanında yanında 9 Kasım gecesi Dayanışma Evi’nde gerçekleşecek açılış resepsiyonuna katılmak üzere Norveç’ten de bir müzik grubu kuzey ve güneyden sanatçılarla birlikte sahne alacak. Gecede tüm sanatçıları hazır bulunacak. Böylece hem festivalde yer alan sanatçılar birbirleriyle kaynaşacak hem de festivalde yer almayan ancak resepsiyonumuza katılan sanatçılar arzu ettikleri kişilerle yüz yüze görüşme şansına sahip olacak. Bu açıdan açılış gecemizin de önemli bir amaca hizmet edeceğini düşünmekteyim. Herkesi resepsiyonumuza bekliyoruz.”

Festivalin diğer bir ilginç yanı aynı konunun farklı sanatçılar tarafından nasıl işlendiğini görme şansını da yakalayacak olmamız. Hayriye bu ilginç tesadüfü ve yurt dışından gelecek sanatçıların ne gibi performanslarla karşımıza çıkacaklarını anlatıyor.

“ Bu yıl festivalde Polonyalı, Kıbrıslı Türk ve Rum sanatçılar kadın bedeninin sömürülmesi üzerine farklı performanslar sergileyecekler. Biz özellikle böyle bir düşünceyle yola çıkmadık ancak tesadüf sonucu aynı konunun üç farklı sanatçı tarafından işlenmesi gerçeğe dönüştü. Çok da iyi oldu. Böylece hem izleyiciler hem de sanatçılar aynı konunun nasıl farklı biçimlerde işlenebileceğini izleyecekler. İspanya’dan gelen bir sanatçı da bir maske performansı sergileyecek. Bu da ilginç gösterilerden biri. Fransa’dan gelen sanatçı ise Bandabulya’da duvara yansıtma yöntemi ile bir gösteri sunacak. 12 Kasım’da gerçekleşecek bu gösteri ayrıca kapanış partisine de ev sahipliği yapacak. Katılımcılar hem kapanış partisinde dans edip eğlenecekler hem de gösterinin parçası olacaklar. Almanya’dan gelen sanatçılar da Gothe Enstitüsü’nde performans dahilinde fotoğraf, ses ve görsel videolardan oluşan bir sergi açacak. İsrail’den gelen sanatçılar ise gölge tiyatrosu yapacak. Kıbrıslı sanatçılarımızın gösterileri ise izleyiciler için sürpriz olsun.”

0 cevaplar

Cevapla

Want to join the discussion?
Feel free to contribute!

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir