“Gazetecilikte az personelle çok iş başarmaya çalışıyoruz”   Yiorgos Kakouris

Yiorgos Kakouris ve Hande Cumaoğulları

Basın Emekçileri Sendikası ve Kıbrıs Türk Gazeteciler Birliği ile Kıbrıs Gazeteciler Sendikası ortaklığında, Avrupa Güvenlik ve İşbirliği Teşkilatı (AGİT) önderliğinde başlatılan değişim programına katılımlar sürüyor.

Politis gazetesinin muhabirlerinden Yiorgos Kakouris ve Türk Ajansı Kıbrıs’ın Yunanca çevirmenlerinden Hande Cumaoğulları ile değişim programı öncesinde görüşmüştük. Bu kez programı tamamlamalarının ardından, izlenimlerine kulak vermek istedik. Bir hafta boyunca yaşadıklarını, gözlemlerini, kuzey ve gündeydeki haber içeriklerindeki farklılıkları, onları en fazla şaşırtan detayları bizimle paylaştılar. Programdan duydukları memnuniyete vurgu yaptılar.

“Hepimiz az personelle çok iş başarmaya çalışıyoruz”

Politis gazetesinin muhabirlerinden Yiorgos Kakouris, daha önceki görüşmemizde en çok bir Kıbrıslı Türk gazetecinin gününü nasıl geçirdiğini, nasıl haber peşinde koştuğunu merak ettiğini açıklamıştı. Yenidüzen gazetesinde beş gün çalıştıktan sonra öyle sanıyorum zihnindeki  sorulara cevap buldu…    

“Yaklaşık bir haftam Yenidüzen gazetesinde geçti. Orada yeni insanlarla tanıştım. Onların günlük hayatlarına tanıklık ettim. Bu programın benim için çok yararlı oldu. Diğer katılımcıların da benimle aynı fikirde olduğunu gözlemledim. Hayatımın normal akışı içinde Kıbrıslı Türk gazetecilerle iletişim kurmak çok kolay olmuyor. Zaten hepimiz yoğun çalışıyoruz. Bu şekilde kuzeydeki meslektaşlarımla bir araya gelme şansı buldum. Önüme yeni pencereler açıldı. Adanın kuzeyinde gazeteci olmakla güneyde gazeteci olmanın bazı benzerlikler olduğunu da fark ettim. Hepimiz az personelle çok iş başarmaya çalışıyoruz. Benim için bu programdaki bir diğer şans meclise gitmem ve bir toplantıyı izleme şansı bulmam oldu. Burada da bazı benzerlikler gözlemleme şansına sahip oldum. Bizler de zaman zaman meclis oturumlarını takip ediyoruz ama genelde bunu meclise giderek değil internet veya radyodan yapıyoruz. Politikacılar aslında kuzeyde ve gündeyde biri birlerine çok benziyor, onları bu şekilde doğal ortamlarında görünce bunu anladım. Güneyde de aynı şekilde meclis kürsüsünde tartışıp, dışarıya çıkıp hiçbir şey olmamış gibi şakalaşıyorlar. Sanırım bu tipik Kıbrıslılara özgü bir karakter örneği. Normalde Kıbrıslı Türk politikacıları ben hep çok ciddi ortamlarda görmeye alıştım olan bu kez onların bu şekilde doğal ortamlarında görmek iyi oldu. Bir anlamda onların da hepimiz gibi insan olduklarını, insani yönlerini gördüm. United medyada Yenidüzen gazetesi ve Kanal Sim’de en çok hoşuma giden her ikisinin ayrı ayrı kendi personelinin olması oldu. Bu çok iyi çünkü güneyde bu şekilde gazete ve televizyonu olan kanallar aynı elemanlarla bu işi sürdürmeye çalışıyorlar. Oysa Yenidüzen gazetesinin ayrı bir grup çalışanın, Kanal Sim’in ayrı bir grup çalışanının olması çok iyi. Daha profesyonel. Elbette yakın bir işbirliği içinde çalışıyorlar ama günün sonunda herkes zamanını ve enerjisini kendi işine harcıyor, başka şeyler yapmak zorunda kalmıyor. Oysa güneyde bir personel hem gazetede haber hazırlıyor, hem televizyon için program yapıyor, haber yazıyor. Web sayfasından haber paylaşıyor… Bu çok zor ve verimli bir çalışma olmuyor. Yaptığı hiçbir şeye tam olarak konsantre olamıyor.  ”

“Kuzeyde çok daha fazla insan odaklı haber yapılıyor”

 Kakouris’le biraz daha detaylı olarak haberlerin içeriklerine dair gözlemlediği farklılıkları, ilgisini çeken detayları da konuşuyoruz.  

“Bu değişim programı sonucu fark ettim ki kuzeyde çok daha fazla insan odaklı, bireylerin hikayelerinin yer aldığı haberlere yer veriliyor. Bu ilgimi çeken bir detay oldu. Bizler gazetelerde insan odaklı haberlere çok seyrek yer veriyoruz. Bu insanların anlatacak problemleri olmadığı anlamına gelmiyor tabii sadece bunu seyrek olarak yapıyor, çok seçici davranıyoruz. Bu tarz haberleri daha çok televizyonlar yapıyor. Öyle anlıyorum ki buradaki televizyonların fazla bütçesi olmadığı için daha çok stüdyo programını tercih ediyorlar. Güneydeki gazeteler içerik olarak çoğunlukla siyasi haberlere, köşe yazılarına yer veriyor. Tabii her gazetecinin kendi bakış açısı var, toplumlar farklı, sorunlar farklı. Dikkatimi çeken bir diğer konu kuzeyde özellikle de kapakta sayfada trafik kazası haberlerini çokça yer alması. Sanıyorum trafik ciddi bir sorun. Güneyde artık trafik konusu gündemimizi çok meşgul etmiyor. Bu sorun aşmış gibiyiz. Elbette kazalar oluyor ama ciddi değil. Tabii şuanda gündeyde yapılacak başkanlık seçimleriyle, kuzeyde yapılacak milletvekili seçimleri hepimiz için önemli gündem. Bu süreci kuzeyde de az da olsa gözlemleme şansı buldum çünkü ben değişim programına katıldığımda bu süreç henüz yeni başlamıştı. Partiler adaylarını seçmeye çalışıyordu. Ama bu konuda benzer bir çalışma tarzımız var diyebilirim. Bunun yanında kuzeydeki gazetelerde çok fazla mahkeme haberine yer verildiğini fark ettim. Biz gazetede bu kadar çok mahkeme haberi de yapmıyoruz. Bunun yanında güneydeki gazetelerde ekonomi sayfalarına çok yer veriliyor. Kuzeyde ekonomi sayfalarının pek olmadığını, bu konunun derinlikli işlenmediğini fark ettim. ”

“İngilizce bilen gazeteci sayısı kuzeyde çok az”

Dil konusunun ciddi bir problem olduğunu da dikkat çekerken, değişim programından duyduğu memnuniyeti dile getiren Kakouris’le, yeniden benzer bir programla farklı gazetelerde çalışmak istediğini söyledi.

“Tabii dil ciddi bir sorun. Bunları gözlemlerken mesela mecliste politikacıların tam olarak ne anlattığını anlasam daha iyi olacaktı. Herkesle İngilizce olarak anlaşmaya çalıştım ama sonuçta İngilizce hepimizin ikinci dili, bazen anlatmak istediğim şeyi ana dilimizdeki kadar rahat anlatamıyoruz. Karar verdim ki mümkün olan en kısa zamanda karşılıklı olarak konuştuğumuz dilleri öğrenmemiz gerekiyor. Aslında ben daha çok gazetecinin İngilizce bilmesini bekliyordum, fark ettim ki İngilizce bilen gazeteci sayısı da kuzeyde çok az. Bu program bundan sonrası için de benimle çok yararlı oldu. Görüşmelerin olduğu dönemde daha fazla Kıbrıslı Türk gazeteci ile görüşme şansım vardı fakat görüşmeler bitince bu şansımız da ortadan kalkmıştı. Şimdi hem daha önceden tanıdığım gazetecilerle görüştüm, hem de yeni dostlar edindim. Artık bir haber konusunda sıkıntı yaşadığımda, rahatlıkla arayıp sorabileceğim, danışabileceğim gazeteci arkadaşlarım var.”

“Pile’deki Kıbrıslı Türk ve Rum muhtarlarla röportaj şansı buldum”

Programa katılan bir diğer genç gazeteci Türk Ajansı Kıbrıs’ın Yunanca çevirmenlerinden Hande Cumaoğulları’ydı. Onun programa katılmasının en önemli nedeni Kıbrıslı gazetecilerin birlikte çalışabileceğini herkese gösterebilmekti. Hande büyük bir memnuniyetle değişim programını tamamladı, böylece bu isteğini de gerçekleştirmiş oldu.

“Ben Alithia gazetesinde değişim programımı tamamladım. Gazete Lefkoşa’nın dışında GSP stadyumunun yakınında bir yerdeydi. Pile’ye yakın yaşadığım içi tercihim bu gazete oldu. Çok güzel bir deneyim oldu. Açık söylemek gerekirse gitmeden önce bazı çekincelerim vardı. Sonuçta her insan yabancı bir ortama gittiğinde biraz tedirgin olur bu güneye gideceğim için değil, normal her insanın yaşayabileceği çekinceydi. Program başlamadan birkaç gün önce hep gazetenin yerini görmek hem de herkesle tanışmak için onlara bir ziyarette bulundum. O gün anladım ki bu çok güzel bir deneyim olacaktı. Çünkü benim gidişime hazırlanmışlardı. Bana gittiğim zaman neler yapacağımızı planladıklarını, yapacağımız haberleri anlattılar, benim nereye oturacağımı bile düşünmüşlerdi. Çok mutlu oldum. Sadece bir Kıbrıslı Türk gelecek, biraz gözlem yapıp gidecekten öte, benim bu programdan daha fazla yararlanmam için uğraştılar.”

Orada bulunduğu beş gün içinde pek çok haber yaptığını anlatan Hande en fazla Pile’de Kıbrıslı Türk ve Rum muhtarlarla yaptıkları röportajdan keyif aldığını anlatıyor.

“Gittiğim ilk gün onları önceden yaptığı plan sayesinde Pile’de Kıbrıslı Türk ve Rum muhtarlarla bir röportaj gerçekleştirme şansına sahip oldum. Çeviride onlara yardımcı oldum. Gazeteden bir muhabir de bana eşlik etti. Röportajdan sonra dinleyip, görüşmemizin çözümünü de yaptım.  Ortaya çok güzel bir haber çıktı. Çok keyif aldım. Gazetenin ön sayfasında da başlık olarak yer aldı. TAK Ajansı da haberi çevirip yer verdi. Başka bir gün de Taşkent’e giderek yine muhabirlerden birinin çocukluğunda tanıdığı dost oldukları bir aileyi aradık. Uzun uğraşlar sonunda bulduk. İlerleyen günlerde bu konuda da bir haber yapmayı düşünüyorlar. Bunun yanında güneydeki meclise de gittik. Bir genel kurul izlemedim ama pek çok komiteleri var. Her komitenin ayrı odası. Oradaki çalışmaları gördüm. Ayrıca Kıbrıs Başkanlık Sarayı’na da gittik. Tam o sırada bir İtalyan enerji şirketi ile Kıbrıslı Rum Lider Nikos Anastasiadis ile görüşüyordu. Görüşme sonrasında Güney Kıbrıs Enerji Bakanı ‘nın da bir açıklaması oldu. Benim için farlı bir deneyimdi. Bu açıklamayı canlı takip ettim. Bunun yanında hükümet Sözcüsü Nikos Hristodulidis ile tanıştım. Bana babasının Kıbrılsı Türklerle olan dostluğunu anlattı. Beklemediğim bir deneyim oldu.”

“Herkes, her işin nasıl yapıldığını biliyor”

Gazetenin kullandığı dili, çalışma şeklini de değerlendiren Hande, personel sayısının azlığına da dikkat çekiyor.    

“Çalışan sayısının daha fazla olmasını bekliyordum. Ancak krizin ardından çalışan sayısını azaltmışlar, daha sonra da yeni birini işe almamışlar. İnternet sitelerini de kapatmışlar. Sadece internette pdf olarak yayınlıyorlar. Tabii yine de muhabirleri var. Uzmanlık alanları var. Ekonomi, Kıbrıs konusu haberlerini, kültür sanat sayfalarını, spor haberlerini mesela farklı muhabirler tarafından yapıyor. Reklam bölümleri için ayrıca çalışan personelleri bulunuyor. Yine de temelde herkes, her işin nasıl yapıldığını biliyor. Bilmek zorunda. Benim daha önce zaten işimden dolayı bildiğim okudum bir gazeteydi. Aşırı sağ bir gazete değil Alithia ama sol bir gazete de değil. Belirli kalıpları var. Kıbrıs Türk tarafı, veya adanın kuzeyi demek yerine mesela işgal bölgesi ifadesini kullanıyorlar. Bu genelde tüm gazetelerde kullanılan bir dil maalesef ama benimle konuşurken buna dikkat ettiklerini hissetim. Onlar bu işgal ifadesine çocukluktan alışmışlar, normal görüyorlar fakat benimle konuşurken buna dikkat ettiler.”

“Kıbrıslı Türk liderin Kıbrıs konudaki açıklamalarına da yer veriliyor”

Hande günlük olarak gazetede işlenen konulara dair bize detaylı bilgi verirken, dili bilmesinin avantajıyla güney ve kuzeyin günlük rutin gündemlerine dair farklılıkları da gün yüzüne çıkarıyor.

“Orada olduğum sürede gündem toplantılarına da katıldım. Elbette seçimler bu günlerde onlar için en önemli konu. Bunun yanında Kıbrıs konusu, açıklamalar da mutlaka yer verdikleri haberler arasında. Sadece Kıbrıslı Rum politikacıların değil, Kıbrıslı Türk lider Mustafa Akıncı’nın da Kıbrıs konudaki açıklamalarına mutlaka yer verdiklerini gözlemledim. Tabii Kıbrıs konusu yanında bizim iç meselemiz gibi görünen ama onları ilgilendiren konuları da asla atlamıyorlar.  Mesela benim orada bulunduğum günlerde Laguna’daki ev konusu, evin Eski Eserlere bırakılması gündeme aldıkları bir konuydu.  Bizim gazetelerden farklı olarak mahkeme haberlerine pek yer verilmiyor. Bu haber yapıldığı zaman ise kimsenin ismi açık yazılmıyor. Açık isim yazmak çok seyrek oluyor o da ancak mahkeme bittikten, yargılanma tamamlandıktan sonra yapılabiliyor. Buna çok önem veriyorlar. Ekonomi sayfaları her zaman var hatta her zaman da dolu dolu oluyor. Mutlaka işleyecek konu buluyorlar. Onların için bir de skandal haberleri çok önemli. Bu haberlere oldukça geniş yer veriyorlar. Mesela yolsuzluk haberleri onlar için çok önemli. Mecliste özellikle komite toplantıları takip ettiklerini gözlemledim. Komite toplantılarının haberi mutlaka yapılıyor. Genellikle haberler ajanslardan alınıyor. Çok fazla dışarıya, habere çıkıldığını görmedim. En azından benim gittiğim gazetede çalışma şekli böyleydi. Röportajlara daha çok hafta sonu yer veriyorlar. Türkçe haberleri de kendi haber ajanslarının çevirilerinden alıp kullanıyorlar. Elbette zaman zaman anlamakta sıkıntı yaşadıkları da oluyor. Benden orada olduğun sürede bu konuda da yardım aldılar. Gazetenin çalışanlardan biri Türkçe okuyup anlayabiliyordu. Uzun zamandır konuşmadığı için, konuşma konusunda zayıf olduğunu söyledi. Bunun yanında herkes İngilizce biliyordu. Bu da benim için avantaj oldu. Daha uzun süren bir programda, farklı gazeteleri, haber ajansını da kapsayan bir değişim programında yine yer almayı isterim. Bu süre bana biraz kısa geldi. Daha uzun da olabilir diye düşünüyorum.”